1920 Nisan'ının son günlerinde Ankara, TBMM'yi açmanın heyecanı içerisindeydi.
Çok değil bir hafta önce Padişah Vahdettin, Damat Ferit'ten Ankara'daki milliyetçilerin durdurulmasını istemiş, Damat Ferit bir beyanname yayınlayıp kuvayi milliyeye destek verenlerin şiddetle cezalandırılacağı bildirmiş, Şeyhülislam dürrizade Abdullah imzasıyla yayınlanan fetvada milliyetçilerin katlinin farz olduğuna hükmedilmişti.
Bununla da yetinmeyen İstanbul, milliyetçi güçleri yok etmesi İngiliz sermayeli Kuvayi inzibatiye ordusunu kurup cepheye sevk etmişti.
Bütün bunlar Ankara'daki milliyetçilerin gözünü korkutmaya yetmedi. Meclisin hangi binada toplanacağına karar verildikten sonra, bir kürsü yapılması için Ankaralı marangozlar çağrıldı.
Emeklerine karşılık verilen yevmiyeleri kabul etmeyen ustalar “Biz buraya paralı işçi gelmedik, meclisimizi kurmaya geldik, hakkımız helal olsun.” demişlerdi.
Kürsüye bir reis çanı konuldu, zafer kazanılınca yeşil renkli olanıyla değiştirilmek üzere siyah bir örtü örtüldü. Mebusların oturtulmaları için Ankara Muallim Mektebinden tahta sıralar getirildi. Ortaya bir sac soba kuruldu. Elektrik yoktu. Aydınlanma kahvelerin birinden getirilen kenarları avizeli petrol lambasıyla sağlandı.
Kapıdan girilince üç oda mescit olarak ayrıldı. Salonun koridoruna su içilmesi için üç küp konularak üzerlerine birer maşrapa bırakıldı. “Hakimiyet Milletindir” yazılı levha kürsünün hemen arkasına asıldı.
Duvarda da “Müslümanlar hayat işlerini, istişareye ehil olanların arasında istişare ile yapacaklardır.” ayeti asılıydı.
MUSTAFA KEMAL ANLATIYOR
Seçimlerin bir an önce tamamlanıp mebusların Ankara’ya gönderilmesini isteyen Mustafa Kemal, o günlerdeki atmosferi şöyle anlatıyordu: “Büyük Millet Meclisi’nin toplanmasını ve açılmasını sağlamak için çalıştığımız günlerde bizi en çok uğraştıran, Düzce, Hendek, Gerede gibi Bolu bölgesindeki yerlerden başlayıp Nallıhan, Beypazarı üzerinden Ankara’ya yaklaşacak gibi görünen gericilik ve ayaklanma dalgaları olmuştur. Ben, bir yandan bu dalgaların durdurulmasına çalışırken bir yandan da, Ankara’da toplanmakta olan ve genel durumu henüz gereği gibi bilmeyen milletvekillerini, korkulu olaylar karşısında bırakmamak ve bu gibi olayların ortaya çıkmasıyla Meclisin toplanamaması gibi uğursuz olasılıkları önleme çarelerini düşü- nüyordum. Bunun için, Meclisin açılmasında pek çok tezcanlılık gösteriyordum."
Daha fazla beklemek istemeyen Mustafa Kemal, Ankara’ya ulaşmayı başarmış mebuslarla Meclisi açmaya karar verdi. 21 Nisan 1920 Çarşamba günü bütün vilayetlere, kolordulara, bağımsız sancaklara, Müdafaa-i Hukuk merkez kurullarına ve belediye başkanlıklarına gönderdiği şu yazıyla Meclisin 23 Nisan 1920 Cuma günü açılacağını duyurdu:
“1- Allah’ın yardımıyla Nisanın yirmi üçüncü cuma günü, cuma namazından sonra Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.
2- Yurdun bağımsızlığı, yüce Halifelik ve Padişahlığın kurtarılması gibi en önemli ve ölüm dirimle ilgili görevleri yapacak olan bu Büyük Millet Meclisinin açılış gününü cumaya rastlatmakla o günün kutsallığından yararlanılacak ve bütün sayın milletvekilleriyle birlikte, kutlu Hacı Bayram camisinde cuma namazı kılınarak Kuran’ın ve namazın nurlarından ışıklanılacak ve güç kazanılacaktır. Namazdan sonra, Peygamberimizin kutlu sakalı ve kutsal sancak alınarak Meclisin toplanacağı yere gidilecektir. Toplantı yerine girilmeden önce bir dua okunarak kurbanlar kesilecektir. İşbu törende, camiden başlayarak, Meclise değin, Kolordu Komutanlığınca askeri birliklerle tören düzeni alınacaktır.
3- Bu günün kutsallığını pekiştirmek için bugünden başlayarak il merkezinde, Vali Beyefendi Hazretlerinin düzenleyeceği üzere, hatim indirilmeye ve Buhari206 okunmaya başlanacak ve hatimin son bölüm- leri, uğur için cuma günü namazdan sonra Meclisin toplantı yeri önünde okunup bitirilecektir.
4- Kutsal ve yaralı yurdumuzun her köşesinde, yukarda belirtildiği gibi şimdiden hatim indirilmeye ve Buhari okunmaya başlanacak; cuma günü ezandan önce minarelerde salâ verilecek; hutbe okunurken Halifemiz ve Padişahımız Efendimiz Hazretlerinin şanlı adı anıldığı sırada, kendisinin, ülkesinin ve bütün uyruklarının bir an önce kurtulmaları ve mutluluğa ermeleri için ayrıca dua edilecek; cuma namazı kılındıktan sonra da hatim tamamlanarak yüce Halifelik ve Padişahlığın ve bütün yurt parçalarının kurtarılması amacıyla yapılan ulusal çalışmaların önemini ve kutsallığını ve her yurttaşın, kendi vekillerinden meydana gelmiş olan Büyük Millet Meclisi’nce verilecek yurt ödevlerini yapmak zorunda olduğunu anlatan dinsel söylevler verilecektir. Daha sonra, Halife ve Padişahımızın, din ve devletimizin, yurdumuzun ve ulusumuzun kurtuluşu, esenliği ve bağımsızlığı için dua edilecektir. Bu dinsel ve yurtsal tören yapıldıktan ve camilerden çıkıldıktan sonra, Osmanlı ülkesinin her yerinde, hükümet konağına gidilerek, Meclisin açılışından dolayı resmi kutlamalarda bulunulacaktır. Her yerde cuma namazından önce, uygun görülecek şekilde Mevlit okunacaktır.
5- Bu bildirimin hemen yayılması için her araca başvurulacak ve tez elden köylere, en küçük askeri birliklere, yurttaki bütün örgütlere ve kurumlara ulaştırılması sağlanacaktır. Ayrıca büyük kâğıtlara ya- zılarak her yere asılacak ve yapılabilen yerlerde bastırılıp çoğaltıla- rak parasız dağıtılacaktır.
6- Cenabı Hak’tan tam başarıya ulaştırmasını yakarırız.
Temsil Heyeti Adına Mustafa Kemal”
MUSTAFA KEMAL'İN STRATEJİSİ
Burada şu hususu belirtmekte fayda var. Yazımızın başında vurguladığımız gibi Vahdettin ve İstanbul hükümeti, Mustafa Kemal paşa ve arkadaşlarını durdurabilmek için, milli mücadelenin padişaha karşı bir isyan hareketi olduğu propagandası yapıyordu.
Mustafa Kemal Paşa, halkın milli mücadeleye katılmasını sağlamak amacıyla padişahın düşman elinde esir olduğunu, saltanat ve hilafetin esas temsilcisi olan TBMM'nin yalnız vatanı değil esir durumdaki padişahı da kurtaracağını söyleyen bir tavır takınmış, meclis konuşmalarında da zaman zaman bunu vurgulamıştı. Bu durum, halkın milli mücadeleye katılması için izlenen bir stratejiden ibaretti.
23 Nisan 1920 Cuma günü, Hacı Bayramı Veli Camii’nde cuma namazı kılındı. Üç hoca Kuran-ı Kerim’den sureler okudu. Meclis binasına gitmek üzere bir alay teşkil edilerek alayın başına Hacı Bayramı Veli’nin sancağı çekildi.
Sancağın arkasındaki Sinop Mebusu Hoca Abdullah Efendi, başının üzerine bir rahle koyarak yeşil bir örtü örttü. Örtünün üzerine sakalı şerif ve Kuran-ı Kerim konulduktan sonra alay Ulus meydanına doğru hareket etti. Meclis binası önüne gelindiğinde üç kurban kesildi. Bursa Mebusu Fehmi Hoca tarafından dua edildi. Amin denildikten sonra Mustafa Kemal açılış kordonunu keserek içeri girdi.
Mebuslar içeri girdikten sonra Hacı Bayramı Veli’nin sancağı kürsüye dikildi. Sakalı şerif ve Kuran-ı Kerim de kür- süye konulduktan sonra hep bir ağızdan dua edilerek TBMM açılış töreni tamamlandı.
Hoşgeldiniz,sizi görmek çok mutlu etti bizleri
Ümit Doğan hocam kitaplarınız gibi yazılarınızı da merakla bekliyoruz Hayırlı olsun