“Yalnızca şeriat amacıyla çıkan isyanda Ermeni Agop’un işi ne?”
Bildiğiniz gibi uzun süredir Şeyh Said İsyanı ve Gerçekler adlı kitabım üzerinde çalışıyordum.
Mahkeme tutanaklarının günümüz Türkçesine çevrilmesi epeyce zamanımı aldı ancak içime sinen bir kitap ortaya çıktı.
Kitabın yayımlandığı hafta, Diyarbakır’da bir bulvara Şeyh Said Bulvarı adının verilmesiyle birlikte Şeyh Said meselesi ülke gündemine oturdu.
“Şeyh Said hain mi değil mi?” tartışmalarıyla başlayan süreç Şeyh Said taraftarlarının “Şeyh Said Efendiye hakaret Kürt milletine hakarettir” söylemleri ve Diyarbakır Barosu’nun gazeteci Fatih Altaylı hakkında Şeyh Said’in hatırasına hakaret ettiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmasıyla iyice alevlendi.
Şeyh Said meselesi bir haftadır ülke gündemindeki yerini koruyor.
***
Şeyh Said İsyanı, Cumhuriyetin ilanından yaklaşık bir buçuk yıl sonra, Lozan’da çözülemeyen Musul Meselesinin müzakere edildiği bir dönemde çıkan şeriat amaçlı ancak başarılı olduğu takdirde özerk Kürdistan kurulmasını amaçlayan bir ayaklanmadır.
Şeyh Said İsyanı, Doğu bölgemizde çıkan ilk isyan değildir. Osmanlı döneminde de bölgede benzer hareketlerin yaşandığını biliyoruz.
Şeyh Said İsyanı’na dış destek sağlamaya çalıştığı için idam edilen Seyyid Abdülkadir’in babası olan Şeyh Ubeydullah Osmanlı’ya isyan ettiği için Hicaz’a sürülmüştür.
Ubeydullah’ın Hicaz’da ölmesiyle sürgün cezası kalkınca Ubeydullah’ın oğlu Seyyid Abdülkadir İstanbul’a dönmüş, 1896 yılında II. Abdülhamid’e karşı yapılan suikast girişimine adı karıştığı için bu sefer Mekke’ye sürgün edilmiş,
Meşrutiyet’in ilanıyla beraber tekrar İstanbul’da yaşamaya başlamıştır. Seyyid Abdülkadir, hepinizin aşina olduğu Kürt Teali Cemiyeti’nin kurucusu ve başkanıdır.
Bu ismi bir kenara not edin.
Aşama aşama Şeyh Said isyanına geleceğiz.
Kürdistan Teali Cemiyeti cumhuriyetin ilanıyla birlikte kapatılınca Seyyid Abdülkadir, Cibranlı Halid ve eski Bitlis Mebusu Yusuf Ziya önderliğinde gizli bir Kürt Komitesi kurulmuştur.
Şeyh Said’in mahkeme tutanaklarında Kürdistan İstihlas ve İstiklâl Cemiyeti (Kürdistan Kurtarma ve Bağımsızlık Cemiyeti) olarak karşımıza çıkan bu gizli örgüt Kürt Özgürlük Cemiyeti anlamına gelen “Ciwata Azadiya Kurd” yani kısaca “Azadi” olarak bilinmektedir.
Bu cemiyet sonradan Doğu bölgemizde büyük bir ayaklanma çıkarmayı planlamaktadır.
Seyyid Abdülkadir’in en yakın adamlarından Kör Sadi, İngiliz temsilcileri zannettiği Türk casuslarıyla görüşüp Gazi Paşa’ya suikast ile Dersim ve Palu dolaylarında büyük bir ayaklanma çıkarmak istediğini söyleyerek İngilizlerden destek istemiştir.
Bu sırada İngiliz destekli Nasturi isyanı ve Azadi örgütünün ordu içinde bir kalkışması diyebileceğimiz Beytüşşebap İsyanı patlak vermiştir. Şeyh Said isyanının ayak sesleridir bunlar.
Cumhuriyet ilan edilmiş, Azadi isminde bağımsız Kürdistan kurulmasını hedefleyen bir örgüt karşımıza çıkıyor ve İngilizlerin Musul konusunda Milletler Cemiyeti’ne başvurmasından bir gün sonra Nasturi İsyanı patlak veriyor.
Aradan birkaç ay geçiyor.
Milletler Cemiyeti’nin bölgede inceleme yapmak üzere Musul’a gönderdiği komisyonun 11 Şubat’taki incelemelerinden iki gün sonra Şeyh Said'in elden gidiyor” diyerek isyan ediyor.
Bunların tesadüf olduğunu düşünüyor musunuz:
İşin daha ilginç yanı, güya dini gerekçelerle ortaya çıkan Şeyh Said İsyanı’na Ermeni milletinden de katılanların olması.
Ermeni demirci Agop Markar Şeyh Said İsyanı’na katılmış ve sonradan ailesiyle birlikte Hınıs’tan Çorum’a sürülmüştür.
Bunu Cumhuriyet arşivinde yer alan “Fon Kodu: 30-18-1-2, Kutu No:79, Gömlek No:89, Sıra No:11.” numaralı belgeden anlıyoruz.
Şeyh Said’in özerklik talebi olmadığını, Şeyh Said isyanında yabancı müdahalesi olmadığını, bu isyanın yalnızca din amaçlı olduğunu söyleyenlere sormak istiyorum:
“Şeriat amacıyla çıkan isyanda Ermeni Agop’un işi ne?”
BİLİYORSUN AMA Fas Tunus Cezayir savaşmadan verildi.Burnumuzun dibindeki Midilli Mithat Paşa nın iadesi amacıyla hediye edildi...
ümit bey merhabalar ve teşekkürler.Ben de ATATÜRK HEPİMİZİN isimli kitapların yazarıyım.ÖzellikleKenan A CEVABIN MUTLU ETTİ,TEŞEKKÜRLER.