BAE Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan, geçtiğimiz hafta Türkiye'ye gelmiş ve Cumhurbaşkanı erdoğan ile görüşmüştü. Dikkkat çeken görüşmenin ardından çarpıcı gelişmeler yaşanıyor.
birleşik arap emirlikleri (BAE) tarafından 3.5 yıldır alıkonulan iş insanı Mehmet Ali Öztürk, Erdoğan'ın BAE Veliaht Prensi ile görüşmesinin ardından serbest bırakıldı.
Gıda fuarına katılma amaçlı gittiği Dubai'de dönüş hazırlığı yaptığı gün gözaltına alınan Mehmet Ali Öztürk, 3.5 yıl sonra yaşadıklarını anlattı. MİT ve dışişleri Bakanlığı'nın bu süreçte yoğun çaba sarf ettiğini kaydeden Öztürk, "Cumhurbaşkanımız, serbest bırakılmamı Birleşik Arap Emirlikleri'nin fiili lideri Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan, doğrudan istemiş. Birleşik Arap Emirlikleri mahkemesi beni ömür boyu hapis cezasına çarptırmıştı. Erdoğan sayesinde evime, ülkeme, sevdiklerime kavuşabildim" diye konuştu.
Ülkeye dönüşü sonrası ilk kez türkiye gazetesinden Yılmaz Bilgen'e konuşan Mehmet Ali Öztürk, "Allah düşmanıma dahi yaşatmasın" dediği zorlu süreci şu sözlerle anlattı:
"Gıda işiyle uğraştığım için Dubai'de düzenlenen bir fuara katıldım. Eşimle birlikte geldiğimiz fuarın son günü otelde kahvaltı yaptığımız esnada restoran 15-20 kişilik bir grup tarafından basıldı. Sonradan polis olduğunu öğrendiğim kişiler beni otelden alıp 1,5-2 saatlik yolculuktan sonra çölde bir yere getirdi. Doğrudan sorgu aşamasına geçtiler ve ilk istedikleri şey, Erdoğan ve Türkiye aleyhinde ifade vermem oldu. Suriye'de yürüttüğüm insani yardım faaliyetlerini biliyorlardı. Türkiye'yi terör örgütlerine destek veren ülke olarak gösterecek beyanlarda bulunmamı istediler. Tabii bu süreçte işkenceye maruz kaldım. Ellerim, ayaklarım zincirli 13 gün boyunca rüku pozisyonunda bırakıldım. 'Seni buradan kimse kurtaramaz. İstediklerimizi vermek zorundasın' diyorlardı.
Suriye savaşının ilk başladığı dönemden itibaren, özelikle Türkmen bölgelere yardım faaliyetleri yürüttük. Devlet otoritesinin kalmadığı ülkeye ben de herkes gibi girip çıktım. bae İstihbaratı, Suriye'de yaptığımız yardım çalışmalarına ait görüntüleri terör faaliyeti saydı. BAE Mahkemesi, ömür boyu hapis cezasına gerekçe olarak 'başka bir ülkeye izinsiz girmemi' gösterdi. Oysa BAE'li onlarca dernek, vakıf temsilcisi, siyasetçi, bürokrat da benimle aynı yöntemi kullanarak 2011'den beri Suriye'ye girdi. Trajikomik bir suçlama ile karşı karşıya idim ve mahkum edildim."