E. KORGENERAL altay tokat / ANALİZ
Türkiye Cumhuriyeti'nin niteliklerini oluşturan Atatürk milliyetçilğine bağlı demokratik, laik,ve sosyal bir hukuk devleti şeklindeki temel ilkeler Anayasamız'da açıklanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'ni hangi parti yönetirse yönetsin bu kapsamda hareket etmek ve politika yapmak mecburiyetindedir yani Anayasaya uymak zorundadır. Peki Anayasamızın belirlediği bu temel ilkelere uyulduğunu söyleyebilir miyiz?
Orduya kurulan kumpaslar, yargının siyasallaşması, ekonomimizin içine düşürüldüğü kaos, dış politikada ısrar edilen Müslüman Kardeşler ve Abdülhamid sempatizanlığına bağlı olarak yalnızlaşma, demokrasinin olmazsa olmaz şartı olan laikliğin dışlanması ile tarikatlar vesayetinin hegemonyası, Ordunun büyük bölümünün FETÖ'ye kaptırılmasından kaynaklanan 15 Temmuz darbe girişimi ve benzer olumsuzluklar erken seçimi kaçınılmaz kılmaktadır. Erken seçimden kaçış, mevcut sorunlarımızın beka sorununa dönüşmesine yol açabilir. Uçuruma düşmekten kurtulmak, adil ve demokratik bir seçim yapılırsa mümkün olabilir düşüncesindeyim.
Atatürk ve arkadaşları Türkiye Cumhuriyeti'ni kurunca devrimlerle Müslüman ve mazlum
ülke ve halklara örnek olmuş, çağdaşlaşma yolunu göstermiştir.
Ama beklenen yansıma dincilik yüzünden meydana gelmemiştir.
Biz de Atatürk'ten sonra gereken atılımı yapamadık ve iç çekişmeler yüzünden atılımlarımız yavaş oldu. Halbuki, Atatürk, "Asıl olan iç cephedir. Memleketi temelinden yıkan, milleti tutsak ettiren iç cephenin çökmesidir" demiş. Biz ne yapıyoruz? Çok kez ayrıştırma politikaları izliyoruz. Bu yöntemi terk etmeliyiz. Aksi takdirde kargaşa artarak zarar verir.
İslam alemi çoğunluğu ile laiklik prensibini kavrayamadığı, Mukaddes Kitabımız Kur'an-ı Kerim'in reddettiği mezhep kavgaları ve tarikat anlayışından kurtulamadığı için bir anlamada iç savaş yaşamakta ve Hırıstiyanların dominant baskısı altında yaşamaktadır.
Mevcut sorunlarımız devasa boyutlara ulaşmış ve beka surunu olmaya yönelmiştir. Bundan dolayı, partiler arası rekabeti çok aşan çekişmelerdenden vageçmeliyiz. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'nin kurtuluş ve kuruluş ideolojine sıkı sıkı bağlanmalıyız. Anadolu ve İstanbul tarihte imparatorlukların kurulduğu coğrafi, jeopolitik ve jeostratejik avantajlar sağlayan bir konuma sahiptir. Maalesef bundan gereği kadar faydalanamıyoruz. Bundan faydalanabilmek; tecrübe, bilgi ve liyakat ister.
SEÇİM SİSTEMİ DEĞİŞEREK SEÇİMLERE GİDİLMELİ
İşte bu yüzden mevcut ciddi sorunlarımızın çözüm yol ve yönteminin önünü açabilir düşüncesiyle erken seçim gereklidir diyorum.
İçinde bulunduğumuz buhrandan kurtulmanın yolunun açılması erken seçimdir ama buhranı yaratan kadroların reformlar yapmasını beklemek eksikliktir ve yanlıştır. Aynı kadrolar seçilecekse seçim de boşunadır. Bu nedenle tepeden aday gösteren bir seçim sisteminden
kurtularak seçime gitmeliyiz.
Seçilmişler ve atanmışlar anlayışını çok ilkel buluyorum. Her yükselişte bir seçim vardır. Kura ile yapılmıyor. Ancak seçilme şekilleri değişik. Seçilmişler ayrımı yaparak rant mekanizmasına işaret etmek yerine siyasetin avantaj değil şan ve şeref getiren şekilde değişimini ve dönüşümünü daha faydalı ve demokratik buluyorum. Aristokrat zümreler yaratan anlayış ve uygulamadan zarar gelir ve de gelmiştir inancındayım.
ALTAY TOKAT KİMDİR
Altay Tokat 1999'da korgeneral rütbesiyle emekli oldu. Aynı zamanda Kıbrıs Gazisi olan Tokat ve OHAL döneminde Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanı ve Jandarma Asayiş Komutanı olarak görev yaptı. PKK ile mücadele etti. TSK'nın en büyük dış operasyonlarından biri olan Çekiç Harekâtı'nı yönetti. Kara Kuvvetleri iç güvenlik doktrinini yazdı.
Tokat, başarılarından dolayı beş madalya ile ödüllendirildi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin niteliklerini oluşturan Atatürk milliyetçilğine bağlı demokratik, laik,ve sosyal bir hukuk devleti şeklindeki temel ilkeler Anayasamız'da açıklanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'ni hangi parti yönetirse yönetsin bu kapsamda hareket etmek ve politika yapmak mecburiyetindedir yani Anayasaya uymak zorundadır. Peki Anayasamızın belirlediği bu temel ilkelere uyulduğunu söyleyebilir miyiz?
Orduya kurulan kumpaslar, yargının siyasallaşması, ekonomimizin içine düşürüldüğü kaos, dış politikada ısrar edilen Müslüman Kardeşler ve Abdülhamid sempatizanlığına bağlı olarak yalnızlaşma, demokrasinin olmazsa olmaz şartı olan laikliğin dışlanması ile tarikatlar vesayetinin hegemonyası, Ordunun büyük bölümünün FETÖ'ye kaptırılmasından kaynaklanan 15 Temmuz darbe girişimi ve benzer olumsuzluklar erken seçimi kaçınılmaz kılmaktadır. Erken seçimden kaçış, mevcut sorunlarımızın beka sorununa dönüşmesine yol açabilir. Uçuruma düşmekten kurtulmak, adil ve demokratik bir seçim yapılırsa mümkün olabilir düşüncesindeyim.
Atatürk ve arkadaşları Türkiye Cumhuriyeti'ni kurunca devrimlerle Müslüman ve mazlum
ülke ve halklara örnek olmuş, çağdaşlaşma yolunu göstermiştir.
Ama beklenen yansıma dincilik yüzünden meydana gelmemiştir.
Biz de Atatürk'ten sonra gereken atılımı yapamadık ve iç çekişmeler yüzünden atılımlarımız yavaş oldu. Halbuki, Atatürk, "Asıl olan iç cephedir. Memleketi temelinden yıkan, milleti tutsak ettiren iç cephenin çökmesidir" demiş. Biz ne yapıyoruz? Çok kez ayrıştırma politikaları izliyoruz. Bu yöntemi terk etmeliyiz. Aksi takdirde kargaşa artarak zarar verir.
İslam alemi çoğunluğu ile laiklik prensibini kavrayamadığı, Mukaddes Kitabımız Kur'an-ı Kerim'in reddettiği mezhep kavgaları ve tarikat anlayışından kurtulamadığı için bir anlamada iç savaş yaşamakta ve Hırıstiyanların dominant baskısı altında yaşamaktadır.
Mevcut sorunlarımız devasa boyutlara ulaşmış ve beka surunu olmaya yönelmiştir. Bundan dolayı, partiler arası rekabeti çok aşan çekişmelerdenden vageçmeliyiz. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'nin kurtuluş ve kuruluş ideolojine sıkı sıkı bağlanmalıyız. Anadolu ve İstanbul tarihte imparatorlukların kurulduğu coğrafi, jeopolitik ve jeostratejik avantajlar sağlayan bir konuma sahiptir. Maalesef bundan gereği kadar faydalanamıyoruz. Bundan faydalanabilmek; tecrübe, bilgi ve liyakat ister.
SEÇİM SİSTEMİ DEĞİŞEREK SEÇİMLERE GİDİLMELİ
İşte bu yüzden mevcut ciddi sorunlarımızın çözüm yol ve yönteminin önünü açabilir düşüncesiyle erken seçim gereklidir diyorum.
İçinde bulunduğumuz buhrandan kurtulmanın yolunun açılması erken seçimdir ama buhranı yaratan kadroların reformlar yapmasını beklemek eksikliktir ve yanlıştır. Aynı kadrolar seçilecekse seçim de boşunadır. Bu nedenle tepeden aday gösteren bir seçim sisteminden
kurtularak seçime gitmeliyiz.
Seçilmişler ve atanmışlar anlayışını çok ilkel buluyorum. Her yükselişte bir seçim vardır. Kura ile yapılmıyor. Ancak seçilme şekilleri değişik. Seçilmişler ayrımı yaparak rant mekanizmasına işaret etmek yerine siyasetin avantaj değil şan ve şeref getiren şekilde değişimini ve dönüşümünü daha faydalı ve demokratik buluyorum. Aristokrat zümreler yaratan anlayış ve uygulamadan zarar gelir ve de gelmiştir inancındayım.
ALTAY TOKAT KİMDİR
Altay Tokat 1999'da korgeneral rütbesiyle emekli oldu. Aynı zamanda Kıbrıs Gazisi olan Tokat ve OHAL döneminde Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanı ve Jandarma Asayiş Komutanı olarak görev yaptı. PKK ile mücadele etti. TSK'nın en büyük dış operasyonlarından biri olan Çekiç Harekâtı'nı yönetti. Kara Kuvvetleri iç güvenlik doktrinini yazdı.
Tokat, başarılarından dolayı beş madalya ile ödüllendirildi.
İLGİLİ HABER
Altay Tokat: "TSK'da tehlike devam ediyor"